Terapiste Gidenlere Nasıl Yaklaşmalı?
Ne yazık ki toplumumuzda psikoterapistlerin ve psikoterapi desteği alanların halen önyargıyla karşılaştığı oluyor. Psikologlar için bir meslek yasasının yokluğunun bu alanı sömürüye açık hale getirmesi de bu önyargıları besliyor.
Bu alanda emek gösteren ruh sağlığı çalışanlarının ve onlardan psikoterapi hizmeti alan kişilerin bu çabalarından maksimum fayda sağlayabilmeleri için danışanlara yönelik bazı söylemlerden kaçınmak gerekiyor.
“Toparlan artık, çoluğuna çocuğuna / eşine / anne babana yazık.”
Zaten kendisini iyi hissetmeyen, bu konuda yardım alma ihtiyacı duymuş birine, sevdiklerini zor durumda bırakma imasında bulunarak suçlu hissetmesine neden olmak ne yazık ki süreci uzatmaktan başka bir işe yaramıyor.
“X yazarının Y kitabı var. Mutlaka oku, çok iyi gelecek.”
Psikoloji alanında bireylere fayda sağlamaya yönelik pek çok yayın ve program olduğu doğru. Ancak bu yayınlar ağırlıklı olarak teorik bilgiler içerdiği için ruhsal sıkıntı yaşayan kişilerin bu tür yayınlardan alacağı fayda kısıtlıdır.
Yaşanan sıkıntılar benzer olsa bile herkesin bununla mücadele etme şekli farklıdır. Bir insanın ruh sağlığı herhangi bir kitaba emanet edilemeyeceği gibi, birisine fayda sağlamış bir şey başkasına iyi gelmeyebilir.
“Hepsi kafanda bitiyor, biliyorsun değil mi?”
İçinde bulunduğu ruh haliyle başa çıkamayan birine “Hepsi kafanda bitiyor.” demek kişinin kendisini yetersiz hissetmesiyle birlikte sorunlarını iyice içinden çıkılmaz bir hale getirecektir. Bazen psikoterapiye giden birine kafanda bitiyor demek dişçiye giden birine bunu söylemek kadar abesle iştigal etmektir. Desteğe ihtiyacı olduğunu farketmek bir içgörü gerektirir ve yardım talep etmeyi bilmek de bir beceridir.
“Abartıyorsun bence, beterin beteri var.”
Elbette beterin beteri var. Ancak, nasıl grip olunca, daha kötü hastalıklar da ver diyerek tedavi olmamazlık etmiyorsak, psikolojik rahatsızlıkları da küçümsememeliyiz. Nasıl ki fiziksel yaralar gerekli bakımı görmezse iltihaplanır ve başa daha büyük dertler açarsa; ruhsal yaralarımızın da bakımı ertelendikçe baş etmesi güç hale gelir.
“Her şeyin var, daha ne istiyorsun?”
Toplumumuzda psikolojik sorunlar yaygın bir şekilde maddi sıkıntılar ve çevresel travmalarla özdeşleştirilir, bu tarz problemlere sahip olmayanların yaşadığı ruhsal sorunlar da “şımarlıklık” ve “tatminsizlik” olarak yorumlanır.
Çevresel faktörlerin pek çok psikolojik hastalıkta tetikleyici olabileceği doğrudur ancak bu, hali vakti yerinde insanların psikolojik yardıma ihtiyaç duymayacağı anlamına gelmez. Her bireyin yaşadıkları kendine özgüdür ve psikolojik sorunlarının altında gözle görülmeyen nedenler yatabilir.
“İnsan içine çık biraz.”
İnsan içine çıkmak her zaman kötü bir tavsiye değildir. Ancak bazı psikolojik sorunlar bireyin dış dünyayla iletişim kurmasını zorlaştırır. Böyle birisini sosyal ilişkiye zorlamak daha fazla sorunu beraberinde getireceğinden kişiyi çözümden uzaklaştırabilir. Bu kişileri sosyalleşmeye zorlamamak, yalnız kalma isteklerine saygı göstermek, kendilerini dışarı çıkmaya hazır hissettiklerinde ise cesaretlendirici olmak faydalı olacaktır.